ERMENİCİK, SEN MİLLÎ GÖRÜŞ LİDERİ OLAMAZSIN
Farklı kaynaklardan bize ulaşan haberlere göre Bursa’daki yazlığında ziyaretçilerine hitap eden Oğuzhan Asiltürk kelimenin tam anlamıyla Erbakan’a verip veriştirmiş. Erbakan’a vefatından sonra bunu yapması nedeninin siyasi olduğunu gösteriyor.
Önce Bay Asiltürk neler demiş bir bakalım: Erbakan partiye ait mal varlığını aile mensupları üzerine geçirdi. Bana da 30 bin $ borç taktı. Ailesi ödemiyor… Ben Millî Görüş lideriyim isteyen itaat eder, etmek istemeyen çeker gider…
Sabetayist Masonik medya çevreleri her zaman temcit pilavı gibi şunu tekrarlayıp dururdu: Ak saçlılardan Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk bunca yıldır, Millî Görüş partilerinin yaşadığı onca ayrılık ve kopma olayına rağmen Erbakan’a ölümüne bağlı kalan, vefakâr davranan, dünya yıkılsa yanından ayrılmayan sadakat timsali dava arkadaşlarıdır.
Bunları derken bu ikilinin ABD Yahudi Cemaati Temsilcisi Musa Saffet Bayramaşık adlı Dönmenin, Anayasa Mahkemesince kapatılan Millî Nizam Partisi yerine Millî Selamet Partisi’nin kurulması karşılığında şartlı olarak kilit noktalara yerleştirildiklerini hiç kuşkusuz ki biliyordu.
Bu yüzden Erbakan’ın bu ikiliyi harcayamaması için camiaya bu şekilde lanse eden Sabetayist-Masonik medya bilinçli olarak bunu yapıyordu.
Millî Görüş partilerindeki bütün fitne, fesat, tefrika, ayrılık olaylarını bu ikili örgütledi. Parti örgütlerini ve Millî Görüşçü yan kuruluşları hep bunlar oluşturdular.
Hile rejimi ve köle düzeni ile yanına demirbaş konulan bu işbirlikçi mutemet ikili arasında kalan Erbakan, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra dolaylı olarak ANAP’ı, 28 Şubat 1997 post modern darbesi sonrasında ise AKP’yi aynı şekilde destekledi.
Çünkü ANAP’ı kuranlar da AKP’yi kuranlar da Şevket Kazan-Oğuzhan Asiltürk ikilisinin fitne-fesat kumkuması gibi çalışarak tezgâhladıkları oyunlar sonucu ayrılmak zorunda kaldılar. Kim ne zaman bu ikili ile restleşip ya biz ya onlar dediyse Erbakan her zaman onlar demek zorunda kaldı. Bu yüzden ayrılmalar kaçınılmaz hale geliyordu.
Erbakan’ın yalnız Dönme Musa Saffet Bayramaşık ile yaptığı sözleşme gereği bu ikiliye eli mahkûm durumda değildi; bütün teşkilatları, genel merkez personeline varıncaya kadar onlar belirlediği için de başkaca çaresi yoktu.
Bu durum çok açık, net şekilde 29 Şubat 1997 Sabahı ortaya çıktı… 28 Şubat Gecesi, tarihinde halen kırılamayan bir rekor kırarak 9 saat süren Millî Güvenlik Kurulunda Erbakan sonuna kadar direnmişti…
Ancak ertesi sabah, pazara kadar değil mezara kadar sloganıyla Refah Partisi’ne girmiş bulunan Aydın Menderes televizyonlara çıkıp şöyle seslendi:
Ey Erbakan; askerlere direnip ülkeyi gereksiz bir maceraya sakın sürükleme. Bilesin ki sen yalnız bir adamsın, arkanda kimse yok!
Bu çağrıdan sonra bekledik ki hükümetteki Refah Partili bakanlardan, Meclis Grubunu oluşturan 158 milletvekilinden, 81 ilin teşkilatlarından, partili onlarca büyükşehir ve il belediye başkanından bir kişi çıksın da Aydın Menderes’e şöyle bir cevap versin:
Be adam, sen ne diyorsun ya? Ne demek Erbakan’ın arkasında kimse yok, yalnız adam? Sen daha dün girdin Refah Partisi’ne… Bunu demek sana mı düşer? Bak ben buradayım, kimse yoksa Erbakan’ın arkasında ben varım!
Heyhat, boşuna beklemişiz; kimseden çıt çıkmadı!
Peki, neden?
Millî Görüş hareketini tek başına sıfırdan başlatan, birçok seçim kazanan, Refah Partisi’ni son seçimde birinci yaparak kurduğu 54. Hükümette efsanevi başarılara imza atan Erbakan nasıl olur da yalnız kalır, arkasında hiç kimse olmazdı? Bunca insan içerisinde hiç mi bir babayiğit çıkmazdı?
Oysa Erbakan’ın ordu içerisinde kilit noktalarda çok etkin adamları vardı. Refah Partisi arkasında dik dursaydı Erbakan 28 Şubat süreci içerisinde cuntacı generalleri ve onlara destek olan sivilleri çok kolay tasfiye edebilirdi.
Nitekim Erbakan Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra ordu içerisindeki bu ekiple dayanışma içerisinde 28 Şubatçıları tümüyle tasfiye etti!
ABD ve içerideki uzantılarıyla birlikte hareket eden Şevket Kazan ve Oğuzhan Asiltürk ikilisi 28 Şubat sürecinde Erbakan’ı bertaraf edip Refah Partisi’ni ele geçirmeyi planlıyorlardı…
Bu yüzden Şevket Kazan Refah Partisi’ne kapatma davası açması için Başsavcı Vural Savaş’a her türlü imkânı sağladı. Ancak yine de amacına ulaşamadı. Olaylar başka türlü gelişti…
Konuyu daha fazla uzatmadan şu hususa dikkatleri çekmek istiyoruz:
Evet, Erbakan kurduğu bunca partide daima yalnız bir adamdı, hiç kimse, hiçbir zaman yanında olmadı ya da olamadı. Çünkü bu ikili Millî Görüş partilerini ve yan kuruluşlarını sürekli Erbakan karşıtları ile dolduruyordu. Erbakan’ı sevenlere aman verilmeyip harcanıyordu. Bazı münferit sevenleri olsa da siniyorlardı. Çünkü onların dediği dedikti.
Bu durum Numan Kurtulmuş olayında bir kez daha tüm çıplaklığı ile gözler önüne serildi. Saadet Partisi’nde Erbakan karşıtları hala büyük çoğunluktadır! Yahudi deyip geçmemek lazım…
İşte Erbakan bunu en iyi bilen konumda olduğu için 12 Eylül sonrasında ANAP’ı, 28 Şubat sonrasında AKP’yi dolaylı şekilde hep destekledi.
Duyduğumuza göre, 54. Hükümet sırasında Tansu Çiller, Oğuzhan Asiltürk’ü bir konuda Erbakan’a şikâyet etmiş. Erbakan Tansu Çiller’e şöyle yol göstermiş: Git de ki, bak çok ileri gidersen senin Ermeni olduğunu açıklarım!
Herkesin gözleri önünde geçmiş olan nice olayları bunca yıldır sürekli anlatmamıza rağmen kafasını kuma sokan Millî Görüşçülerin gözüne şu yazıyı sokmak istiyoruz…
Bakalım hala Oğuzhan Asiltürk’ün Ermeni olduğunu kabul etmemekte diretebilecekler mi?
İşte Oğuzhan Asiltürk’ün Ermeni olduğunu belgeler nitelikte Evrensel Gazetesi ve “Ruh Halimin Güvercin Tedirginliği” adlı Ermenilere ait Facebook grubunda Hrant Dink’in ardından Ermeni bir yazar tarafından yayınlanmış o yazı:
23/01/2007
İşte yazının yayınlandığı linkler: |
http://www.evrensel.net/v2/haber.php?haber_id=3556
https://www.facebook.com/topic.php?uid=85820685025&topic=6227
https://www.facebook.com/group.php?gid=85820685025
İmsak | 06:03 |
Güneş | 07:28 |
Öğle | 12:40 |
İkindi | 15:19 |
Akşam | 17:42 |
Yatsı | 19:02 |
YORUMLAR- Yunus sarı - 14 Mayıs 2017 Pazar 03:26
- Hasan Gökbuga - 30 Eylül 2012 Pazar 16:06
- arafatakyürek - 17 Eylül 2012 Pazartesi 19:06
- son osmanlı - 20 Mart 2012 Salı 18:17
- Mahmut NACAR - 29 Eylül 2011 Perşembe 10:33
- Mahmut NACAR - 29 Eylül 2011 Perşembe 00:56
Oğuz han asil türk eşittir 4 kelime yani dört dörtlük türk kimse şüphelenmez çok inandırıcı kamufle olmamı desek gizlenmek mi korunmak mı korkmak mı nifak mı
Rahmetli Kemal Kacar Hoca efendi bunu taozaman söylemişti. Onun bir çinkene olduğunu anlatmıştı. Zaten hep müslümanlarada zararı dokunmuştur. 1977-1978 yıllarındada partide hep siyonizmin uşaklarını aday yaparak Hocayı yanıltılar.
el azize teşekür ediyuruz bizi aydınlattığı için inşaallah herkesin uyanışına sebeb olur
hem oğuz hem asil hem türk tabi yersen
http://www.yusufgezgin.com/dur-ey-zaman-ne-guzelsin/
Lokman Erdoğan'ın bu yazısını okumanızı tavsiye ederim beyler bayanlar...
1-Ermeni Kökenli Ünlü Türkler...
SHP eski Milletvekili İbrahim Aksoy, Ermeni Türkleri yazısında, Devlet Bahçeli, Mehmet Ağar, Mesut Yılmaz, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Murat Karayalçın, Hasan Celal Güzel gibi siyasetçilerin Ermeni
olduğunu iddia ediyor.
Oğuzhan Asiltürk; kendisine asil bir soyadı da seçen Oğuzhan, Malatya’nın Hekimhan ilçesinin Zorban köyünde dünyaya geldi.
http://team-aow.discuforum.info/t7249-Ermeni-Kokenli-Unlu-Turkler-IBRAHIM-AKSOY.htm
2-Oğuzhan Asiltürkün ilk ismi Durmuş DURDUYAN dır. İsmi Mahkeme kararıyla değiştirilimiştir. Pakradun Ermenilerindendir. İsim seçilirken Oğuzhan Asiltürk ismi özellikle bilinçli olarak seçilmiştir. OĞUZ-HAN ASİL-TÜRK adına ve soyadına bu kadar türk ismi seçilmesinin bir amacı vardır. Bu kadar tür ismi seçilirken ne amaçlanmıştır? Neyi gizlemeye çalışmılar? Neden korkmuşlar? ….
3-PAKRADUNİLER ERMENİLERİ YÖNETEN YAHUDİLER!
Yazar Nejat HAKKUL
"Pakraduni"ler, Anadolu'nun İslamlaşması ve Türklere vatan yapılması üzerine, özellikle Ermenilerin rağbet gördüğü Selçuklu ve Osmanlı döneminde, Musevilikten Ermeniliğe geçen, 1915 olayları sonrası ve Cumhuriyet sürecinde ise Müslümanlığı seçen, ama Yahudi zihniyetini nesilden nesile gizlice sürdüren bir topluluk olmaktadır. Fanatik Ermeni karşıtlığıyla Türk ırkçılığını (Turancılığı) savunmak, her fırsatta İslam'a saldırarak, sosyalist ve Kemalist bir tavır takınmak bunların alameti farikasıdır. Ama sadece solcu değil, sağcı partilere; hatta Milli Görüş'e de sızanlar vardır. Örneğin, "Durmuş Durduyan" iken Oğuzhan Asiltürk'e dönüşen Pakradunilere rastlanmaktadır.
Asırlarca Ermeni toplumunu yöneten Yahudi asıllı ‘Pakraduniler'in hikâyesi yeni yeni günışığına çıkmaktadır.
Selanikli Sabetaycılar, İspanyol Maranolar ve İranlı Meşhedilerden sonra Ermeniler içinde de Yahudi orijinli bir unsurun 2 bin 700 yıldır varlığını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Pakraduniler (Bagratuni/Bagratids) adı verilen ve asırlarca Ermeni toplumunu yöneten cemaatin hikâyesi M.Ö 730 yılında başlayıp günümüze kadar uzanmaktadır. Bu iddianın sahiplerinden birisi de araştırmacı-yazar Levon Panos Dabağyan'dır. Yahudi asıllı Pakradunilerin M.S. 1045 yılına kadar Ermenileri "acımasızca" yönettiğini ifade ederek, iddialarına dayanak olarak dünyaca ünlü Yahudi tarihçilerinden Prof. Dr. Abraham Galante'yi gösteriyor. Galante, "Pakraduniler veya Bir Ermeni-Yahudi Tarikatı" adlı kitabında, "Pakraduniler, varlıklarını Juda İmparatorluğu'nun sonlarından (M.Ö. 7. yüzyıl), 20'nci yüzyıla dek sürdürmüş olan Ermeni-Yahudi karışımı bir kavimdir" saptaması yapmaktadır.
http://www.kalemlervekiliclar.com/forum/Thread-PAKRADUNILER-ERMENILERI-YONETEN-YAHUDILER
4- İnternette Oğuzhan Asiltürk ermeni mi? diye sorulunca dünyü kadar bilgi ve belge çıkmaktadır
Oğuzhan Asiltürk'ün Ermeni olduğunu Tansu Çiller açıklamadı ama o dönemlerde yayın yapan, Tansu Çillerin Gazetesi olduğu bilinen ve Tansu Çillerin yayın organı gibi hareket eden SÖZCÜ gazetesi yayınladı. "Oğuzhan Asiltürk Malatyaya göç eden Ermeni bir ailenin mensubu" diye yazmıştı. O günleri hatırlayanlar bilirler. Bu konu o günlerde siyasi kulislerde de çok konuşulmuştu.